top of page

Düş Yakamdan Şeytan midesi zayıf olanlara göre değil

Son zamanlarda sinirimi bozan bir şey var: bir süre önce okuduğum kitapları, izlediğim dizileri, filmleri, vs. eskiden olduğu kadar hatırlayamıyorum. Yaşlanma belirtisi mi bu acaba yoksa iş güç derken kafam çok dolu olduğu için mi? Umarım ikincisidir çünkü ilkine henüz hazır değilim sanırım. Sonuç olarak Düş Yakamdan Şeytan da bu kitaplardan biriydi. Zamanında okumuştum, bıraktığı hissi tabii ki hatırlıyordum ama aynı isimli (orijinali The Devil all the Time) Netflix filmi çıkacağını duyduğumda ayrıntıları da hatırlayabilmek için tekrar okudum. Bence iyi ettim ama GoodReads yorumlarından gördüğüm kadarıyla kitaba küfredenler, belli bir yerden sonra devam edemeyenler de çok var. Onlar da haklılar aslında ama ben farklı dünyalara, kafalara girmeyi ve biraz ‘arıza’ hikâyeleri seviyorum. Düş Yakamdan Şeytan biraz fazla ‘arıza,’ o ayrı.

Kendisi Ohio’lu olan Donald Ray Pollock tarafından kaleme alınan Düş Yakamdan Şeytan West Virginia ve Ohio’nun zorlu coğrafyalarında geçiyor. Bana zamanında bu kitabı öneren arkadaşım Hannah tanıştığımızda Tennessee eyaletinde yaşıyordu; son birkaç yıldır ise Virginia’da yaşıyor ve Southern Gothic denen edebiyat tarzını çok seviyor. Bu kitabı da ABD’nin orta doğusunda geçmesine rağmen bu türün iyi örneklerinden sayıyor pek çok kişi. Önce, “nedir bu Southern Gothic?” diyerek başlayalım o yüzden:

Southern Gothic, geleneksel güney edebiyatından farklı olduğunu belirtmek amacıyla gothic/grotesk sıfatları verilmiş Amerikan yazın türüdür. Kaynak: seyler.eksısozluk.com

Bu türün öncüleri olarak anılan isimler arasında da William Faulkner, Flannery O’Connor, Tennesse Williams gibi isimler yer alıyor. Hatta bu isimlerden Flannery O’Connor, Southern Gothic türünü “İsa’nın musallat olduğu” bir tür olarak tanımlıyor. Çoğunda din gerçekten önemli yere sahip ve bunun etrafında, özellikle dindarlık seviyesinin getirisi olarak ırkçılık, ayrımcılık, yoksulluk, eğitimsizlik gibi konular da çok işleniyor. Hepsinde sebebi gerek cinayet, gerek intihar, gerek adak adama olsun bolca kan var. Bunların hepsi Düş Yakamdan Şeytan kitabında da var; hem de öyle akıl almaz versiyonları var ki bu yüzden içiniz bu tarz şeyleri kaldırmıyorsa hiç ama hiç bulaşmayın bu hikâyeye. Kaldırıyorsa da aklınızı başınızdan alacak bir maceraya hazır olun.

Düş Yakamdan Şeytan diyoruz ama asıl suçlu o mu?

Kitabın ismini göz önünde bulundurursanız her şeyin suçlusu şeytanmış gibi duruyor ama bana sorarsanız asıl suçlu Tanrı ve İsa inançlarını yanlış bir şey yapıyor olabileceklerinin bahanesi olarak kullananlar. 1950-60’larda geçen Düş Yakamdan Şeytan kitabında da karısının kanseri yenmesi için hayvanları çarmıha geren, oğluna “sen yeterince güçlü bir şekilde dua etmediğin için annen iyileşmiyor” diye işkence eden bir baba var mesela. Ölüleri geri getirebileceğine inanan bir rahip, dinle kafayı kırdığı için başı belaya giren genç bir kız ve daha niceleri var. Yukarıda saydığım, Southern Gothic türünde sıklıkla rastlanan şeylerden intihar, cinayet, kiliseyi kendi çıkarına kullanan sapıklar, katiller, tecavüz ve kan var. Günahkârları bol bir hikâye yani Düş Yakamdan Şeytan ama bazıları doğuştan kötüyken, bazılarını hayat bu hale getirmiş. Bazıları ise özlerinde iyi insanlar olmalarına ve kimseye zarar vermek istememelerine rağmen bir şekilde adam öldürmeye itiliyor mesela.

Kitapta çok fazla karakter var ve farklı bölümlerde olayları farklı karakterlerin gözünden izliyoruz. “Okuyoruz” yerine “izliyoruz” demeyi tercih ettim çünkü Pollock her şeyi olduğu gibi, süslemeden, pat pat pat yüzünüze vurarak, “kaldıramıyorsan benim sorunum değil” edasıyla en ince ayrıntılarına kadar anlatmış. Pollock her ne kadar grotesk karakterler ve olaylara yer verse de bazı noktalarda bazılarına karşı (özellikle Arvin ve Eliza gibileri) sempati hissetmenizi, sempati değilse bile onları bir derece anladığınızı hissetmenizi de sağlıyor. Bununla birlikte okuduklarınızın çoğu kanınızı donduracak ve “iyi ki kâbus gördükten sonra bir noktada uyanıyoruz” diyeceksiniz.

Arvin karakteri olarak Tom Holland

Netflix filmi de var

Bugün kitabı okumayan ama filmi izleyen bir arkadaşımla konuştum Düş Yakamdan Şeytan hikayesini. Onu biraz zorlu bir yolculuk olacağı konusunda uyarmıştım; hatta sonra bana küfretmesin diye uyarma kısmını biraz fazla abartmışım sanırım çünkü “beklediğim kadar değildi,” dedi. Bana sorarsanız yapabilecekleri en iyi filmi yapmışlar. Tabii ki kitap kadar karanlık ve kan dondurucu ayrıntılarla dolu değil ama o gerginliği, rahatsızlığı, “yok canım böyle bir şey olamaz!” hissini geçiriyor. Oyuncular arasında Bill Skarsgård (oh,baby), Tom Holland, Robert Pattinson, Sebastian Stan ve Harry Melling var. Robert Pattinson’dan beklemediğim bir performans izledim mesela; hala şoktayım. Çocuk her duyguyu aynı suratla oynuyordu şimdiye kadar bana sorarsanız (severim, o ayrı) ama Peder Preston Teagardin karakteriyle yaptıklarını cidden takdir ettim. Kilisede Arvin’i canlandıran Tom Holland ile karşı karşıya geldikleri sahne çok iyi mesela; ikisi de çok iyi iş çıkarmışlar. Harry Potter ile küçüklüğünü bildiğimiz Harry Melling’i de koca adam olmuş bir şekilde böyle değişik rollerde görmek heyecanlı.

Filmdeki boşlukları doldurabilmek, gösterilmeyen ayrıntıları görmek için önce kitabı okuyun sonra izleyin derim. Filmin tanıtımını da buraya bırakıyorum:

https://www.youtube.com/watch?v=EIzazUv2gtI

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page