top of page

Güzellik bir yaradır – hem de kanamaya devam eden bir yara!

Güzellik Bir Yaradır isimli kitabı ta mart ayının başında, #bookfriend’lerimden birinin önerisiyle alıp okumaya başlamıştım. Ama bir yerden sonra devam edemeyip kenara koymuştum. Eskiden böyle durumlarda kendimi zorlar, ille de elimdeki kitabı bitireyim diye kıvranır dururdum ama çok uzun süredir bunu yapmıyorum; o an ona odaklanamamam veya tespit bile edemediğim nedenlerden dolayı devam edememem sevmeyeceğim bir kitap olduğu anlamına gelmiyor. O an doğru zamanı değil diye düşünüyorum. Nitekim bu kitapta da öyle oldu; aylar sonra elime aldığımda yoğun iş tempoma rağmen üç-dört günde yalayıp yuttum.

Yalayıp yuttum dedim diye kitabı minik sanmayın çünkü 461 sayfa. Çok kolay okunan bir kitap da sanmayın çünkü içinde farklı karakterler üzerinden anlatılan, çok da kısa olmayan bir döneme yayılan bir Endonezya tarihi var ve savaştır, sömürgeciliktir, vs.’dir derken hiç kolay günler geçirmemişler, hele ki ülkedeki kadınlar. Bir yandan elimden bırakamadım kitabı. Bir yandan özellikle bazı yerlerde bir mola vermem, derin nefes almam, okuduklarım üzerinde düşünmem veya kafamda canlandırmamayı başarmam gerekti. Bir yandan da büyülü gerçekçiliğine kapılmadan da edemedim tabii ki – Gabriel Garcia Marquez’le başlayan büyülü gerçekçilik aşkım artarak devam etti ve bunda Isabel Allende, Laura Esquivel ve son olarak da The Murmur of Bees ile en yeni keşfettiğim Sofía Segovia da etkili oldu. Alışkanlık denen böyle bir şey herhalde; öğrendiklerimi faz alarak bu tür Latin Amerika’dan çıkıyor diye düşünüyordum ve haliyle daha önce Endonezya’dan bir şey okumamış olsam da büyülü gerçekçilikle karşılaşmayı da beklemiyordum.

“Çünkü güzellik bir yaradır”

Spoiler vermiyorum; onu baştan belirteyim. Bunlar kitabın tanıtım yazısında da yazıyor. Orada da okuyacağınız üzere Güzellik Bir Yaradır kitabında her şey “güzeller güzeli Endonezyalı fahişe Dewi Ayu”nun ölümünün yirmi bir yıl sonrasında mezarından çıkmasıyla başlıyor. Hayatı boyunca güzelliği nedeniyle gelen, kapanmayan yaralarıyla başa çıkmaya çalışmış olan Dewi Ayu, bunu ailesine musallat olan bir lanetin intikamını almak için yapıyor. Kitabın kalbinde o olsa da kızları ve torunları ve hayali Halimunda kasabasının diğer sakinleri üzerinden İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar geliyor, Endonezya’nın Hollanda sömürgesi olduğu dönemden bu yana ülkede nelerin yaşandığına tanık oluyoruz. Spesifik olarak Endonezya’nın tarihine hakim olmasanız da “savaş” ve “sömürge” kelimelerinden bile tahmin etmişsinizdir pek iyi şeylere tanık olmayacağınızı. E ana karakterin de o diyarların en ünlü, en çok istenen, en pahalı fahişesi olduğunu göz önünde bulundurursak…

Yazar Eka Kurniawan. Fotoğraf: openthemagazine.com

Kitapta çok fazla karakter var ve hepsi farklı noktalarda birbirine bağlanıyor. Yazar Eka Kurniawan, hem karakterler hem de konular arası geçişleri o kadar iyi planlamış ve yerleştirmiş ki hiçbir noktada “ayyyy, bu Dewi Ayu’nun dertlerinden de baydım” veya “amma da tarih anlattı yahu” gibi tepkiler vermedim. Ancak başta da biraz değindiğim gibi okuması kolay bir kitap değil; kapağı bu açıdan biraz aldatıcı bence. Güzellik Bir Yaradır başlığında “güzel” kelimesi geçiyor, evet. Kapak da gayet güzel, evet. İçinde de çok güzel kadınlar var ve Dewi Ayu’nun çalıştığı yerde buna benzer kıyafetlerle geziyorlar yüksek ihtimalle, evet. Ama kitapta konusu gereği çok fazla şiddet, çok fazla tecavüz, intikam, kötülük, delilik var. Ara ara durup nefes almam ve kendime gelmem gerekti, evet, ama yazar bu sıralamaların dengesini de iyi yapmış aslında çünkü bir anda ordu haber merkezlerini işgal edip gazetelere el koymuşken ve hakkında okuduğumuz kahramanlarımız kendilerini çok çaresiz hissederken yüreğimizin parçalanacağını biliyor gibi şöyle bir perde arası vermiş mesela:

“Alın size biraz romans: savaşın pençesinde kıvranan bir şehirde geçen bir aşk hikayesi.” sayfa 291

Demem şudur ki 5-10 sayfa boyunca içiniz parçalanıyor, sonra büyülü gerçekçiliğin de yardımıyla yaralarınız biraz sarılıyor ve hatta yer yer kendinizi kahkahalarla gülerken de bulabiliyorsunuz. Eka Kurniawan bile New Yorker dergisine Güzellik Bir Yaradır kitabı hakkında şöyle demiş:

“Kahve eşliğinde benimki gibi bir roman okurken aslında tarihle ilgili bir şaka okuyorsunuz.” Kaynak: newyorker.com

Sırf yazar böyle dedi diye “ama ağır konular ele alıyor demiştin!” tribi atmayın; ağır konular ele alıyor gerçekten. Ama baştan sona bir şaka, bir tiye alma havası da var. Bana sorarsanız bu “bak şöyle kötü bir olay oldu ve ben bununla dalga geçiyorum” gibi benim şahsen en nefret ettiğim türden bir şaka değil, “insanoğlu şaka mı?” tarzı bir sorgulama. Kitabı bitirdiğinizde insanlara karşı sevgi beslemeye başlamayacağınız kesin.

Güzellik Bir Yaradır kitabını Her Ülkeden Bir Kitap projesinde Endonezya’ya ekledim. Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2021'de ise "Tarihi bir roman" maddesine ekledim.

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page