top of page

Kimse Beni Görmüyor : görünmez olmayı hangimiz hayal etmedik ki?

Zimlicious’ı bir süredir takip ediyorsanız (öncelikle teşekkürler) çocuk kitaplarını ne kadar çok sevdiğimi fark etmişsinizdir. Geçtiğimiz günlerde kitap kulübümdeki canım kadınlarla birbirimizi gaza getire getire İthaki’nin büyük indiriminden alışveriş yaptık. Onların önerdiklerinin yanı sıra kendim de biraz bakındım ilgimi çeken bir şey var mı diye ve Kimse Beni Görmüyor da önce ismiyle, sonra da arka kapak yazısıyla ilgimi çekince attım sepete. Yazarı daha önce okumadığıma eminim ama ismini de bir yerlerden hatırlıyor gibiydim… Bu kitabı bitirdikten sonra kendisini araştırdığımda fark ettim ki meğer bir arkadaşım bana aynı yazarın Yeniden Mutlu Olabiliriz isimli kitabını önermiş ve alıp okunacaklar listeme eklemişim bile! E artık Kimse Beni Görmüyor sonrası listede yukarı çekeyim diyorum bakalım…

Türk yazarlarla aram pek iyi değil benim normalde. Okulda ve sonrasında okuduklarımı sevemedim ve hayat kısa, kitap okuyabileceğim zaman kısıtlı ve okunacaklar listem halihazırda oldukça kabarıkken kendimi bazı şeyleri okumaya zorlayamayacağım valla. O yüzden ancak zevkinden emin olduğum, benim ne sevdiğimi bilen arkadaşlarım bir şeyler önerdiğinde ciddiye alıp, onlara göz atıyorum. Ya da ancak böyle arada kendi kendime keşfettiklerim oluyor (ki aslında bu yazar da bir öneriymiş gördüğünüz gibi, ben her ne kadar duruma geç aysam da). Peki bu kitap neden ilgini çekti derseniz cevabım şu: anlatıcımız, ana kahramanımız Defne, okulun en popüler kızı. Hani şu diğerlerinin hayatını cehenneme çevirmekten zevk alan, zorbalıkla mutlu olan tiplerden. Böyle tiplerden çekmişizdir, ille onlardan nefret etmişizdir ama bir yandan da anlatacak neleri olduğunu kim merak etmez ki?

O kadar popülerdim ama artık kimse beni görmüyor

10 yaşından 11 yaşına geçişinde (doğum günü partisine de gidiyoruz!) tanıştığımız Defne, okulunun en popüler kızı. Arkadaş grubuyla takılırken, okuldaki ‘inek’lere işkence ederken falan gayet mutlu ama bunun sahte bir mutluluk olduğunu, etrafındakilerin onun gerçek dostu olmadığını, vs. başına gelenler gelene kadar anlayamıyor. “Ah yavruuuum,” dedim içimden çünkü biz bu koca halimizle bile bazen bazı illüzyonlara kaptırıp gidiyoruz; 10 yaşındaki bir çocuk ne yapsın! Annesiyle babasının boşanacaklarını açıklaması yetmiyormuş gibi bir de ondan nefret eden öğretmeninin “sıkıcı” okul gezisinde başına bir işler gelince hayatı farklı gözlüklerle, başka bir açıdan görmeye başlıyor Defne…

“İnsan birini sevdiğini nasıl anlar? Kafasının içinde hep onunla konuşmaya başladığında mı? Ona dünyadaki herkesten çok güvenmeye başladığında mı? Gülümsemesi kalbini sıcacık bir ışıkla doldurduğunda mı? Onun arkadaşı olduğu için gurur duyduğunda mı? Onun sevdiği kitapları okuduğunda mı? Yoksa, bütün bunların yanında, kendini ona tüm gerçekliğiyle, hiç numara yapmadan göstermek için yanıp tutuşmaya başladığında mı? Belki de insan birini sevdiğini, onun mutluluğunu her şeyden çok istemeye başladığında anlar!” Sayfa 137

Son yıllarda “inek” grubuna girenlerin hikayelerini çok okuduk, izledik ve bu gerçekten güzel bir şey çünkü her sesin duyulmaya ihtiyacı var. Ama Kimse Beni Görmüyor ile uzun süredir ilk defa bazı şeyleri popüler kızın gözünden görmek, onun etrafındaki sahteliği fark edişine şahit olmak ve kendini buluşunu görmek iyi geldi valla. Hele ki son zamanlarda evde canı sıkılanların sıkılmayanlara saldırdığı şu günlerde… İnsanın kendini tanıması, kendini sevebilmesi için biraz kendiyle baş başa kalabilmesi gerekiyor ama benim gördüğüm kadarıyla pek çok kişinin başta kendine tahammülü yok ve sinirlenmese üzüleceğim bu duruma. Minik Defne bile anlamış bunu ama koca koca insanlar ne zaman anlar bilemem. Bakınız, şöyle diyor Defne:

“Kısacası, insanı özgür kılan bir şeydi görünmez olmak… Ama her türlü özgürlüğün içinde bir parça yalnızlık da vardı belki. Ve belki de bu kötü bir şey değildi çünkü insanın kendini tanıması için bir parça yalnızlık gerekliydi.” sayfa 8

Kimse Beni Görmüyor pembe kapağı (popüler kız değilim ama evet, pembeciyim!) ve özellikle içindeki puantiyelerle de kalbimi çaldı. Normalde böyle şeylere takılmam hiç ama gözüm takıldığından ve içim gittiğinden belirtmeden edemedim.

Puantiye hastaları toplaşsın!

Şıp diye, keyifle okuyacağınız, hem sevimli hem de düşündüren bir çocuk kitabı arıyorsanız listenize ekleyiniz sevgili okurlar. Ben şahsen yazarın diğer çocuk kitaplarını da edinmeye bakacağım bir an evvel! Diğer çocuk kitapları yorumlarıma da buradan ulaşabilirsiniz.

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page