top of page

Nazlı Eray ile Karga Feramuz ve büyük aşkı

Sürekli, usanmadan söylediğim gibi çocuk kitaplarını çok seviyorum ve bu alanda Günışığı Kitaplığı’nı da çok başarılı buluyorum. 2016 yılında Doğan Kitap tarafından yayınlanan Karga Feramuz ‘un Aşkı kitabı, editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonu kapsamında bu sefer Günışıüı Kitaplığı etiketiyle okurlarla buluşuyor, iyi de yapıyor! Benim Nazlı Eray’la ilk tanışmam oldu. Yollarımız kesişmemiş şimdiye kadar. Odağında Karga Feramuz ve onun Erenköy’deki köşkün sahibesine beslediği aşk olan bu kitabı okurken diğer karakterlerle de tanıştığımda Eray’a neden “fantazya ustası” dendiğini anladım valla.

Kitabın arkasında yer aldığı şekliyle (yani hiç spoiler vermeden çünkü hiç sevmem, bilirsiniz) konuyu şöyle özetleyebilirim: minik Nazlı, ağaçtan düşen bir günlüğü okumaya başlıyor ve bir bakıyor köşkün bahçesindeki ağaçta yaşayan Karga Feramuz yıllardır babaannesine aşık. Kızımız, sürekli İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne gidip gelmeyi de adet edinmiş, orada da hem bekçiyle hem de Firavun İskelet’le, sonrasında ise farklı heykellerle de arkadaşlık ediyor. Hatta bir noktada Ağlayan Kadınlar Lahti’nden Agrippina Erenköy’deki köşke gelip, Nazlı’nın babaannesi için çalışmaya bile başlıyor!


“Hayatta böyle şeyle çok olur. Her canlı sevdiğiyle evlenemez. İlk aşk, kor gibi yakıcıdır. Karga atlatamamış olayı. Demek, karşısına babaanneni gölgeleyecek biri çıkmamış. Şans işte. O yüzden unutamamış. Her neyse, dediğim gibi, olur böyle şeyler.” - Sayfa 30

Karga Feramuz ile imkansız aşkı öğrenirken diğer karakterler de hayatın başka yanlarını gösteriyorlar bize. Müzedeki heykeller mesela; kimini kolu yok, kiminin bacağı yok ve bu sayede bize yüzde yüz tam, dört dörtlük insan diye bir şey olmadığını gösteriyorlar. Hepimizin bir kusuru var ama çoğunlukla bu kusurlarımız kendimizi sevmememiz gerektiği ya da eksik kaldığımız anlamına da gelmiyor. Mesela, Ateş isimli karakter sayesinde de teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin, biz bu yenilikleri hayatımıza katıp hep oradalarmış gibi yaşıyor olsak da aslında bunlar önemli gelişmeler ama bir yandan insan hep insan olarak kaldığı için hisler ve tepkiler de aynı kalıyor. Karga Feramuz ‘un Aşkı kitabını bitirdikten sonra yazar Nazlı Eray’ın Cumhuriyet’e verdiği bu röportajı okuduktan sonra da aklımda şu sory gezinmeye başladı: “hayattayız ama yaşıyor muyuz gerçekten?”

Karga Feramuz ‘un Aşkı Tanıtım Yazısı

Çılgın, komik, beklenmedik... Zamanın ötesinde müzelik bir hikâye! Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 25. kitabını, çağdaş edebiyatımızın fantazya ustası Nazlı Eray yazdı. Bir köşkün bahçesinden müze koridorlarına uzanan farklı bir sevdanın izini süren roman, çocuk gözünden esrarengiz bir dünya sunuyor. Duyguların zamanı aşan gücünü duyumsatan, tutkulu ve sıradışı kahramanlarıyla geçmişle bugün arasında hafızalardan silinmeyecek bir roman.

Konusu Ağaçtan düşen günlüğü okuyan Nazlı, seksenlik Karga Feramuz’un, köşkün sahibesine sevdalı olduğunu öğrenir. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin bekçisiyle ve Firavun İskelet’le arkadaşlık eder. Özgür olmak isteyen Venüs, Mısırlı köle ve öteki heykeller, İstanbul’da yaşamak isteğiyle müzeyi terk etmeye karar verirler. Ağlayan Kadınlar Lahti’nden Agrippina da, Erenköy’deki köşkte kendine iş bulmuştur. Heykeller müzeye dönecek mi, Nazlı kalbi kırık Karga’ya yardım edebilecek midir?..

Daha fazla çocuk kitabı keşfetmek için buraya göz atabilirsiniz.

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page