top of page

Pizza Girl : her şey turşuyla başlayabilir

18 yaşında Koreli Amerikan bir kız var; bize hikayesini anlatıyor. Kendisiyle tanıştığımızda hamile; onu hamile bırakan sevgilisi Billy ve annesi ile birlikte yaşıyor ve hayatını kazanmak için de bir pizzacıda kurye olarak çalışıyor. Normalde gelen sipariş telefonlarına o bakmıyor ama hayat bu ya, bir gece bakmak durumunda kalıyor ve arayan, oldukça konuşkan kadın normalde pek denk gelmeyeceğiniz bir sipariş istiyor: sucuklu ve turşulu bir pizza. İşte, Pizza Girl ve geçmişiyle şimdiki zamanı arasında gidip gelen hikayesi de böyle başlıyor.

Pizza Girl, yazar Jean Kyoung Frazier’ın ilk romanıymış ve bu çok belli oluyor bana sorarsanız. Aslında küçük, 140 küsür sayfalık bir kitap olmasına rağmen içine o kadar çok şey sıkıştırmaya çalışmış ki… Daha ilk baştan genç yaşta hamile kalmış bir kız var. Ebeveynlerinden birini veya her ikisini de kaybetmiş gençler var. Anneliğe alışmaya çalışan kadınlar var. Alkoliklik, bağımlılık ve türevleri var. Göçmenlerin Amerika’da çektiği zorluklar var. Eşcinsel olduğundan şüphelenenler, öyle olduğunun yeni yeni farkına varanlar var… Pizza Girl Jane’in ağzından yazılmış bu roman daha çok onun günlüğüymüş de, edit’lenmeden basılmış gibi hissettiriyor. Bazı konulara çok odaklanılırken, bazı konular çok havada kalıyor. Ancak işin tuhaf yanı o çok odaklanılan konular da tatmin edici bir yere varmıyor. O yüzden konusunu, verdiği sözleri sevsem de sonunda biraz kandırılmış hissettim kendimi.

Kapağının renkleri Kobo'da görünmüyor tabii :/

Pizza Girl hayatı çözmeye çalışıyor

Pizza Girl kitabının en net geçirdiği his özellikle o yaşlarda hayatınızın nereye gideceğini bilmeyişiniz, ne istediğinizden emin olamayışınız ve tüm bunları düşüne düşüne hafiften delirişiniz hissi. Jane hamile mesela ama çocuğu olmasını isteyip istemediğinden bile emin değil. Onu hamile bırakan sevgilisi Billy ile beraber ama onu sevip sevmediğinden de emin değil. Babasının leş bir insan olduğunu söyleyip duruyor ve annesinden çok ona benzediğini düşünmek sinirini bozuyor ama bir yandan da sürekli onu düşünüp duruyor, yaptıklarını, söylediklerini tekrar tekrar oynatıyor kafasında – yani babasını bile seviyor mu, adamdan nefret mi ediyor, ondan da emin değil. Tüm bunlar anlaşılır, kendinizden de bir şey bulabileceğiniz hisler ama işte altı da biraz doldurulsun istiyor insan; karakterin neden ikilemde kaldığını, o düşünme ve hissetme sürecini görmek istiyor ama Pizza Girl kitabında bunlar pek olmuyor.

Pizza Girl beni en çok da LGBTQ kitabı olduğu söylendiği için heyecanlandırmıştı ama bana sorarsanız o açıdan da zayıf kaldı. Jane, turşulu pizza isteyen kadına karşı bir şeyler hissetmeye başlıyor, sonrasında yakınlaşıyorlar, vs. ama bu gerçekten kadınlara karşı bir şeyler hissetmeye başladığını keşfettiği için mi yoksa hayatının mevcut durumundan o kadar sıkılmış halde de herhangi değişik bir şeye kapılmaya hazırmış da ondan mı anlamıyorsunuz. Yani, ben anlamadım en azından. Turşulu pizza isteyen kadının olayını da tam anlamadım. O da sanki kendi hayatından çok sıkılmış da “bir değişiklik olsun, ne olursa olsun” diye yeni tanıştığı insanları harcamaktan korkmayan bir tipmiş gibi geldi bana; samimi olduğuna kesinlikle ve kesinlikle inanmadım.

Yazar Jean Kyuong Frazier. Kaynak: gojeanfraziergo.com

Pizza Girl kitabının girişi güzel, gelişmeleri idare eder ama sonucu yok gibi bir şey. Bu arada sonuç derken hikâyenin nasıl bittiğinden çok kitabı bitirdiğimde kalan, “Ne hissettim? Ne düşündüm?” sorularının cevaplarını kastediyorum. Düşündüğüm şu: Frazier iyi bir öykü yazdı; “bu kitap olur ya!” diye ille de uzattırdılar kıza. Hissettiğim de şu: sanki roman okumadım da amatör bir YouTube videosu izledim. Henüz çok genç olduğuna emin olduğum ancak tam yaşının kaç olduğunu bir türlü bulamadığım bu yazarı “kaç yaşındaaaaaaaaaaaaaa” diyerek stalk’larken okuduğum röportajlarından gördüğüm kadarıyla başka kitaplar yazmayı da planlıyor. Bakalım devamında neler gelecek; o satırların arasında bir yerlerde sıkışmış olan ışığı parlar inşallah.

NOT: Pizza Girl ilk 50 sayfada falan bana Juno’yu hatırlattı; Juno, bir sandalye ile başlamıştı, Pizza Girl de turşuyla başlıyor. Ancak her iki ana karakterin de genç yaşta hamile kalması ve buna bağlı olarak belli dertlerle başa çıkmaya çalışması dışında pek de bir alakaları yokmuş, onu da söyleyeyim!

Bu kitabı Bizim Büyük Challenge’ımız 2021’in 13’üncü maddesine ekleyecektim ama dediğim gibi yazarın kaç yaşında olduğu bilgisini hiçbir yerde bulamadım. Bu nedenle o maddeye farklı bir kitap bulacağım!

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page